Biz Kimiz

Biz Kimiz?

“VARLIK ALEMİNE VE İNSANLIĞA İNSANCA”


GAYEMİZ


İnsanlarımızın, hassaten gençlerimizin ve çocuklarımızın, daha insani bir geleceğe taşınmasına katkı sağlamak, eğitimlerinin kalitesini ve verimliliğini artırmak; sosyal, kültürel ve ahlaki gelişimlerini kuvvetlendirmek; yoksulluk ve yoksunluğun her çeşidine karşı toplumsal dayanışmayı güçlendirmek.

SORUMLULUĞUMUZ


Toplumda; kardeşlik, şefkat, yardımlaşma, paylaşma ve diğergamlık duygularını sevgi, dürüstlük, tevazu, cömertlik, “ihsan”, adalet ve ahlak zemininde geliştirerek birlik ve beraberliği güçlendirecek hayırlı ve güzel işler yapmak.

YAKLAŞIMIMIZ


Geçmişten tevarüz eden kadim kültürümüzü, insanın ve varlık aleminin şenlenmesi gayesiyle “Birlik(Tevhid) İnancı” ve “Medeniyet” perspektifinde yeniden ele alıyoruz, maddi ve manevi birikimlerimizi, güncelleme çabasına ait bu temel üzerinden, karşılıksız olarak paylaşmak üzere vakfediyoruz.

TARİHÇEMİZ


Kadim “Ahilik ve Esnaf Teşkilatları”an ait ahlak geleneğinin güncellenmesi çabasından doğan Hamilik Okulu Vakfı’nın, özellikle meydan faaliyetlerine yönelik etkinliklerin çoğalması ve aynı zamanda da yönetsel bir ihtiyaç haline gelen fonksiyonel iş bölümünün gerekliliği, bu konuda uzmanlaşan yeni bir yapının kurulmasını elzem hale getirmiştir. Bu çerçevede şenlendirme faaliyetleri, 2022 yılı Mayıs ayından itibaren resmi olarak Şenlendirme Vakfı çatısı altında sürdürülmeye başlanmıştır.

ŞENLENDİRME

“Şenlendirme” kelimesi, Selçuklu ve Osmanlı tarihi çalışan akademisyenlerin, toplumsal hayatın özellikle vakıflar ve tekke-zaviyeler ile ilişkili sosyolojik boyutunu anlatan orijinal metinlerde oldukça sık bir şekilde karşılaştıkları, aşina oldukları bir kelimedir. Ancak kelimenin adeta zımnen kavramsallaştığı akademik çalışma ise, şüphesiz Ömer Lütfi Barkan’ın meşhur “Kolonizatör Türk Dervişleri” isimli makalesidir.

Barkan’ın gerek kendi ifadeleri ve gerekse kaynaklardaki orijinal belgelerden doğrudan alıntılamış olduğu cümleler içinde geçen “şenlendirme” kelimesinde, “inanç” ile “iktisadi hareket”, (ya da gayesi “inanç” olan iktisadi hareket), adeta iç içe, bir arada ve birlikte kodlanmakta ve böylece adeta yeni bir terkibe ulaşılmaktadır. Bu kelime, şenlendirme, alelumum manasıyla Tevhid inancı’nı (ve bu inanç’ın bir yorumu olarak “Anadolu İslam Tasavvuru’nu) gaye edinen iktisadi ve toplumsal hareketi açıklamaktadır.


Böyle bir “farkında olma” idraki ile proses edilen gelişme, kültürün sadece maddi-fiziki boyutlarını değil; aynı zamanda “manevi” yönlerini de inşa etmektedir. Medeniyet ve kültür, böylece, maddi ve manevi boyutlarının her ikisiyle birlikte, dengeli bir şeklide, denge şiarı üzerine doğmakta ve mütemadiyen, denge idraki ile gelişmektedir.
Böyle bir tasavvurla ve mütemadiyen “denge” idrakiyle beslenen “şenlendirme” faaliyetleriyle sosyoloji, beşer ve varlık, İslam’a (vahdet ve barışa; sükûnet ve huzurun olduğu yeni bir denge noktasına), yani varoluş keyfiyeti daha “insani” olan yeni bir sentez’e kavuşmaktadır.


Bu senteze ulaşırken, şenlendirme kelimesinin etimolojisinin ihata ettiği mâna, ve kelimenin kullanışlı ve fonksiyonel olması, şüphesiz oldukça belirleyicidir. Nitekim kelimenin kökenleri incelendiğinde, kelimenin sadece ihata etmekte olduğu “mana”nın değil, aynı zamanda “etimolojisi”nin de diğer benzer kavramlara olan üstünlüğü hemen farkedilmektedir. Şöyle ki;

  • Farsça bir isim olarak “şen” kelimesinden türetilen bu fiilin isim olarak manası, göze ve gönle hoş görünen hal anlamına gelmektedir. Bu yönüyle bu kadim kelimenin, “göz” ile maddi olan bu dünya hayatını; ve “gönül” ile de manevi olan öteki (gerçek) hayatı birlikte kavradığını; ve bir fenomen olarak ortaya çıktığında ise, sadece birine değil, her iki hayat tasavvuruna da “hoş” gelen durumu (varoluş halini, keyfiyetini) tarif etmek üzere kullanıldığını söyleyebiliriz.

Buradan hareketle, “şen” den türeyen bir fiil olarak “şenlendirme”, insanın hem bu dünya hayatını (yani, göz ile sembolize edilen maddi hayatını) ve hem de öteki hayatını (yani, gönül ile sembolize edilen manevi hayatını), her ikisini birden aynı anda, “hoş”, arzu edilir, kabul edilir, murad edilir bir hale getirebilmek amacıyla yapılan faaliyetler olarak anlaşılmaktadır.

Filhakika, Osmanlı devletinin kuruluş şartlarının incelendiği Barkan makalesinde; ve gerekse bu makalede kaynakça olarak istifade edilen yüzlerce yıllık orijinal belgelerde oldukça sık bir şekilde geçen bu kadim kelime sadece “kuruluş” aşamasını değil, aynı zamanda, maddi ve manevi unsurlarıyla beraber medeniyetin daha sonraki oluşum ve gelişim aşamalarını; ve bu aşamalardaki sosyolojiyi de ihata etmektedir.